12 Ekim 2013 Cumartesi

Flörtün 7 Kuralı


"doğru flört evliliğe, yanlış flört ayrılığa götürür"
Daha kezban bir blogger olsam da, flört deyince akan suları durdurur, akmayan şelaleye su veririm.  Gel gör ki reel hayatımda bunları yapamasam da flörtünde kuralları vardır anacım. Trafiğin nasıl kuralı varsa flört de kendi içinde bir kurallar bütünü.

Çok yakın hetero bir arkadaşım hep derdi; 'doğru flört evliliğe, yanlış flört ayrılığa götürür' diye. Velhasıl, öyle kolay iş değildir uzaktan uzaktan sevmek, maharet ister evvela!!

Kendim aşşağıda yazan kuralları uygulamayıp, kalbimin sikimsonik hislerine kapılıp gitsemde, ben kötü bir örneğim. Siz benim gibi olmayın aşağıdaki kurallara uyun!!

Kural 1: Aşkından ölseniz bile, bunu karşı tarafa göstermeyin. Teslim bayrağını çekmeyin.

Efendim ben hep ayy aşkım cicim dedim, olmadı. Hanzolar biraz rahatlık istiyorlar. Gizemli olmak istiyorlar. Siz, siz olun aşkından ölseniz de bunu ona belli etmeyin. Başka birine mi gidiyor? Çok beklediniz de ondan gidiyor. Fazla beklemeyin, az da beklemeyin! Siz benim takipçilerimsiniz yahu, zeki adamlarsınız ayarlayın işte…

Kural 2: Gizemli olun, her an ne yaptığınızı ona haber vermeyin, bırakın nerede kiminle
olduğunuzu merak etsin. Aynı şekilde siz de ona sürekli hesap sormayın.

Gizemli olma sırası artık sizde. Bazen onu kıskandırın. Onun içindeki dürtüleri kendinize çekmenin tam zamanı. Biz erkekler gizemli kişileri pek severiz, o yüzden size napıyorsun diye mesaj attığı zaman ‘ayşe, elif, Ahmet ben oturuyoruz’ diye mesaj atmak yerine ‘arkadaşlar var,oturuyoruz’ diye mesaj atın. Kazanan siz olacaksınız :D Sizde ona karşı çok ilgili durmayın. Bazen ‘ahahhaha’ diye atılan bir cevap moral bozsa da ilişkiye alev katar.

Kural 3: Sizi istediği için görüşün, görüşme faslını zora sokmayın, kendinizi özlettirin.

Kendinizi özlettirin, afaki her sabah, her akşam görüşmeyin.  Sizi görmek mi istedi? 3 buluşmadan 1 inde bir işiniz çıksın. Kaşarlık parayla değil :D

Kural 4: Unutmayın onunla beraber olmak sizin için bir ihtiyaç değil tercih. İstemekle muhtaç olmak arasındaki çizgi ince gibi gözükse de aslında ikisi oldukça farklı şeyler.

O hayatın doruk noktası, nirvanası, ilahı değil. Onu ilahlaştırmayın. Neler gelir, neler geçer. Onunla birlikteyken ona sadık olun ama ayrılınca, çıkma teklifinizi kabul etmeyince oturup bir hafta yas tutmayın. O geçen bir haftada en az 2 kişiyle daha tanışabilirsiniz.

Kural 5: Flört aşamasında kıskançlık duygunuzu unutun. Sahiplendiğinizi ilk günlerden belli edip karşı tarafı korkutmanıza gerek yok. Fazla sahiplenme gerçekleştiğinde karşı taraf özgürlüğünün kısıtlandığını düşünür. Kendine güvenen kişi zaten başkalarını kıskanmaz. Kendinize güvenin.

‘Ayyy ama ben onu başka çocukla gördüm ama o gece barda yaaaa’ diye bana geliyorsunuz, ağzınızı burnunuzu kıracağım geliyor. Lan aq, sanki o çocukla sevişirken gördün. Kasmayın. Hayatı kendinize de başkalarına da dar etmeyin. Dünyanın en çirkin mahlukatı bile olsanız er yada geç hayat size de gülecektir. Sakin olun bir. Şimdi sıra kendinize güvenmeye geldi. Gene o çok meşhuuuur İsviçreli bilim adamları istatistik çıkarmış ve diyorlar ki kendine güvenen erkeklerin %81 i kendine eş buluyormuş. Kendine güvenmeyener de ise bu durum %56 imiş. Kendinize güvenin olum. Neler neler var.

Kural 6: Buluşmada küçük sessizlikler sizi korkutup farklı konulara atılmanızı sağlamasın. Sessiz kalışınız karşı taraftakinin merak duygusunu harekete geçirir ve ilgi odağı olursunuz.

Herkeste, konuşma sırasında açılan konu darboğaza girip, bütün söylenecekler bittiği an ‘lan ben şimdi ne söyliycem’ düşüncesiyle saçma sapan konulara girmeler olmuştur. İşte tam o düşüncenin arkasından peşi sıra gelen saçma sapan konuşmalara hiç gerek yok. Daha öncede dediğim gibi, kasmayın. O sessizlikler partnerinizde daha bir merak ve beraberinde gelen ateşi getirir. Gizemli ve ateşli uuuuwwwwww.

Kural 7: Ona eski ilişkilerini sormayın, o sorsa bile siz de sakın ama sakın anlatmaya
kalkmayın. Bunları konuşmak için çok erken, geçmişinizi değil birbirinizi tanımaya çalışın.

Geçmişte takılıp kalmak, eski sevgilileri durmadan düşünmek gerçekten çok saçmadır. Kaldı ki yeni flörtünüzün bunu bilmesine ne gerek var? Eskileri anlatıp durursanız, onu istemediğinizi ve eski partnerinizi özlediğiniz için yeni flörtünüzde onu aradığınızı belli edersiniz. Yapmayın. Eğer herkese eski sevgilinizi anlattığınızı fark ederseniz, cidden o eski sevgiliyi unutamamışsınızdır. Ama artık unutma zamanı geldi de geçiyor. Hala unutamıyorsanız psikoloğa danışın derim.

Maddesi gelmişken söylemekte de fayda var, gene İsviçreli meşhuuur bilim adamlarının yaptığı istatistiğe göre; beğenmediğin talipline onu istemediğini söylemek için %42 oyla birinci sırada ‘ben eski sevgilimi unutamadım’ yalanı geliyormuş. Siz siz olun seni istemiyorum diyin. Yalan söylemeyin.


Burutusten sevgilerle,  eğer ki bürütüs buradaki kurallara uysaydı şimdiye aile babasıydı falan aahahahaa kendinize iyi bakın canlarım bir sonraki yazıda görüşmek üzere… bye by

7 Ekim 2013 Pazartesi

"Onların Sırrı"

My awesome followers; First of all; I would like to say thank you for your  big interest  falan asdf…
Hahaha o kadar İngilizce dersten çıkınca artık İngilizce falan yazıyorsunuz  bir yerden sonra :D
Canlarım nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Bürütüsü hiç merak etmeyin, yeni okulunda çok çok mutlu. Bir sürü arkadaşı oldu şu kısacık bir haftada. Bugün pazartesi ve kütüphanede gene bürütüsünüz. Sizlere beğeneceğiniz bir yazı yazmaya çalışıyor hahaha. Hadi yazıya başlayalımda siz karar verin bakalım becerebiliyor mu bürütüs bu işi :D

Öncelikle bugün çok düşündüm, ne yazsam acaba diye ve burayı açmamın mantığı aklıma geldi. Ben burayı açarken, bissürü gayle tanışacağım, insanlara yardımcı olacağım diye düşünmüştüm. Sizlere daha yakın olmak istemiştim ve bugün geldiğim noktada ne kadar da başarılı bir iş çıkardığımı görüyorum. Twittırı açtığımdan beri bu kısa zamanda neler neler yazıldığını anlatacağım sizlere bugün. :D

İsterseniz sondan başa gidelim. Bana twitter dm den ulaşan herkese az çok cevap vermeye çalışıyorum ve birazda güzin ablalık yapıyorum sanırım. İnsan hikayelerini dinlemek bana hep rahatlık vermiştir ve anlatanlarda anlatırken rahatlıyorlar sanırım. Telefonumda, whatsapp dan konuştuğum şu kadar insan var diyerek ukalalık yapmak istemem zaten beni sayılarından çok yaşanmışlıklar ilgilendirmiştir her zaman. Onlardan da izin alarak ve her zamanki gibi gizliliği koruyarak bir kaçının hikayesini sizlerle paylaşmalıyım. Eminim ki sizde benim kadar bu dünyaya dalacaksınız. Buyrun;

X bey Türkiye’nin güzide üniversitelerinden birinde okuyor. Okulda kendini saklamak zorunda, ki saklıyor da zaten. Kaldığı yer ve insanların bakış açısından dolayı açılmaktan korkuyor.(ki hepimiz zaten böyle değil miyiz?) Benle yazışmaya başladığında benim Y beyden pekte haberim yoktu.  Bir gün Y bey bana yazmaya başladı ve ‘üniversite, bölüm, sınıf’ diyince bende ampüller yandı. X bey ve Y bey meğersem aynı üniversitenin aynı bölümündelermiş. Tabi X beyin gizliliği gereği ben bunu hemen Y beye söyleyemedim. Aradan geçen bir hafta sonunda artık söylemeliyim diyerek X ve Y beylere senin bölümden birini tanıyorum ama sana onu söylersem ona da seni söylemem gerekir dedim. Onlar biraz düşündüler ve tanıştır bizi dediler. İkisininde uygun olduğu bir zaman whatsapp dan gurup konuşması açtım. Tanıştılar ve sonrasında buluştular sanırım.  İki gün önce aradılar, duydum ki sevgili olmuşlar. O gün kafamı yastığa koyup, hayatın anlamını, mutluluğu düşündüm. Hayat buydu işte.  Mutluluğun kendisiydi bu. Daha birkaç insan daha var, aynı okulun aynı bölümünde olan ama onlar “bak kimseye anlatma haa” dediler, bu yüzden onlar tanışamayacaklar, kaderlerine küssünler. Ahahahah



İkinci hikayemiz ise biraz can sıkıcı, Z beyi anlatıyor. Z bey benimle Eylül başından beri dm den konuşuyordu, korktuğu için whatsapp a gelememişti maalesef. Korkularında haklıydı çünkü başının etini yiyen, durmadan telefonlarını karıştıran bir annesi ve onu tehditlerle dizginleyip, kendisi Rus hatunlarıyla gezen bir babası vardı. (Onada baba denirse artık…) Biraz feminen olduğu için daha 9 yaşında babası tarafından maket bıçağıyla öldürülmeye kalkışılmış ve şu anda babasından kaçan bir insan… >Detaya inanın ki çok girmek isterim ama maalesef yaşadıkları ne ilk ne de son. Bu kadarı bile ondan zar zor izin alarak yazdım. Peki neden yazdım biliyor musunuz? O çocuk hayatını yaşayamıyor. O baba sadece baba olduğunu sanıyor. Bütün insanlara özgürlük gerekiyor. O çocuğa kimse kaybettiği yılları geri veremez, o babanın üstünde bedduası kalır o çocuğun. İnançlı bir insan diyor babası için. O zaman soralım sen bunun vebalini nasıl vereceksin çocuğuna baba???

Şehrin doğu ve batı yakasından iki farklı hikayeyi sizlerle paylaştım bu gün. Bir yanda sevinci, umutları diğer tarafta kaçak bir hayatı ve o hayatın içinden çıkma çabasını… Özgürlüğü…

Eeh benden bu kadar valla, hepinizi twitter adresime Dm ye beklerim. Gizlilik içinde gelin konuşalım, dertleşelim. Sizleri çok seviyorum bunu unutmayın

Kendinize iyi bakın…

Twitter Url'm çekinmeyin Tıklayın: Twitter Adresim